Blog Detayları

Oğuz Kağan'ın Destanı

Evvel zaman içinde, uçsuz bucaksız mavi göğün altında, rüzgârların uğuldadığı, ırmakların coştuğu büyük bozkırda kudretli bir çocuk doğdu. Adı Oğuz Kağan idi. O, diğerlerine benzemezdi—gövdesi aslan gibi güçlü, göğsü ayı gibi geniş, gözleri ateş gibi yanardı. Dünyaya geldiği anda yalnız bir kez annesinin sütünü emdi ve konuştu:

"Süte ihtiyacım yok! Bana et getirin, ateş getirin, alp erenlerin kuvvetini getirin!"

Oğuz hızla büyüdü. Kırk günde yiğit bir savaşçı oldu. Yaban atlarını sürdü, en azgın hayvanları ehlileştirdi, en çevik ceylanları avladı. Kaderinde büyüklük olduğunu biliyor, hiçbir şeyden korkmuyordu.

Ulu Ejderhanın Öldürülmesi

O günlerde topraklar korkunç bir ejderhanın musibeti altındaydı; insanı da hayvanı da yutuyordu. Halk titriyordu; gazabına karşı duracak kimse yoktu. Fakat Oğuz Kağan yılacaklardan değildi. Mızrağını biledi, zırhını kuşandı ve canavara karşı yola koyuldu.

"Ben Oğuz Kağan'ım! Ne canavardan korkarım, ne karanlıktan. Bu diyarlara ışığı ben getireceğim!"

Tek bir azametli darbeyle ejderhanın yüreğini deldi. Yer sarsıldı, gök gürledi ve mahlûk devrildi. Oğuz başını kesti, zaferini ilan ederek yükseklerde kaldırdı.

Gökten İnən Kız

Bir gece, sonsuz bozkırda yol alırken gökten parlak mavi bir ışık indi. O ışığın içinde göksel güzellikte bir kız oturuyordu. Gözleri yıldızlar gibi parıldıyor, yüzü ay gibi parlıyordu. Gülünce gök güler, ağlayınca yer matem tutardı.

Oğuz Kağan'ın yüreği aşkla tutuştu. Kızı eş edindi; bu birlikten göğün çocukları doğdu: Gün, Ay ve Yıldız.

Yiğitleri Öncüleyen Kurt

Oğuz Kağan bozkırın alp erlerini topladı. En yiğitlere seslendi:

"Güneşin doğduğu yere at süreceğiz! Güneşin battığı yere at süreceğiz! Dünya, almak isteyene verilir!"

Tam o anda uzak dağlardan ulu bir Gök Börü belirdi. Göğe uludu ve koşmaya başladı. Oğuz bunun bir işaret olduğunu anladı.

"Kurdu izleyin!" diye buyurdu.

Yiğitler arkasından sürdüler; ulu ırmaklar geçtiler, yüksek dağlar aştılar, engin çölleri yardılar. Kurt nerede durduysa Oğuz orayı yurt kıldı. Halkı çoğaldı, kudreti arttı, adı cihanı dolaştı.

Yurdun Paylaşılması

Nice fetihlerden sonra Oğuz Kağan oğullarını huzuruna çağırdı. Bir altın yay ve gümüş oklar aldı, evlatları arasında pay etti.

"Büyüklerim Gün, Ay ve Yıldız—altın yayı size veriyorum. Kuvvetli olun, gökleri boydan boya kucaklayın."
"Küçüklerim Gök, Dağ ve Deniz—gümüş oklar sizin. Çevik olun, hedefe dosdoğru varın."

Böylece yurt pay edildi, soy sürüp gitti. Oğuz Kağan'ın adı—Türk boylarının atası, büyük fâtih—dünyada ebediyen anıldı.

Ezelî Efsane

Böylece Oğuz Kağan'ın destanı çağları aşarak yankılanır; bozkırın rüzgârı fısıldar, fetihlerini hatırlayan ırmaklar terennüm eder. Adı yıldızlara yazılmıştır; ruhu kurtlarla koşar, kanı daha doğmamış alp erlerin damarlarında akar.

Oğuz Kağan yalnız bir kişi değildi—bir halkın kaderi, göklerin sesi ve uçsuz bucaksız yurtların hakanıydı.

Ve hikâyesi asla sönmeyecek…

Yorum Bırakın

Yorumunuz gönderildi. Teşekkürler!
Yorum gönderilirken bir hata oluştu. Lütfen tekrar deneyin.

Yorumlar